ROŞ
1965 Gazi Mağusa, Kıbrıs'ta doğdu. 1991’de İ.Ü. Mühendislik Fakültesi Kimya bölümünden mezun oldu. 1994’de Y.T.Ü. Yüksel Sabancı Sanat Merkezinde, Resim Heykel Müzeleri Derneği tarafından düzenlenen resim çalışmalarında, Yusuf Taktak'ın öğrencisi oldu. Sonraki yıl çalışmalarını daha rahat sürdürebilmek için Yusuf Taktak ‘ın kurmuş olduğu, Atölye Üçgen'e katıldı. Burada aldığı eğitim doğrultusunda sanat yapıtları üretti. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü “Sınıf Öğretmenliği Formasyonu”nu başarıyla tamamlayıp aynı yıl MEB Kâtip Kasım İlköğretim okulunda vekil öğretmen olarak görev aldı. 2001 yılındaki ilk sergisinden bu yana 6 kişisel sergi açtı. Çalışmalarını Taksim’deki atölyesinde sürdürmekte, çeşitli teknik ve yöntemler uygulayarak, çocuklara yönelik disiplinler arası sanat eğitimi vermektedir. 2007 İTÜ Sanat Tarihi Bölümü’nde Yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. İki ve üç boyutlu yapıtlarında, insan-makine-doğa ilişkisini ele almakta, teknolojinin canlı yaşamındaki yerini sorgulamaktadır. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Dosya kabul kurulu aktif üyesi olan Roş, Sanat ve çevre konulu Panellerde konuşmacı olarak yer almakta, Yapıtları, yurtiçi ve yurtdışında çeşitli koleksiyonlarda bulunmaktadır.
SANAL ARTIKLAR
Küreselleşmeyi hızlandıran etkenlerin başında gelen ve bilgisayarlar aracılığı ile sağlanabilen internet ortamı, günümüzün vazgeçilmez iletişim, ticaret , paylaşım ve aktarım aracı haline gelmiştir. Bilgi, haber ve imaj akışının hızlanması ve farklı kültürlerin sanal ortamda yan yana akması dünya üzerinde kültürler arası imajlar küresi oluşturur. Teknolojik gelişmeler sonucunda iletişim modellerindeki değişimler, tüketimin doğasını da farklılaştırmıştır. Bu süreçte malların tüketiminden , servis tüketimine geçilmiştir. Bunun en somut örneği de bilgisayar yazılımlarıdır.
Teknolojik gelişime erişebilme kaygısıyla edinilen yazılımlar, yeni teknik donanımlar ve daha yüksek hızlar gerektirdiğinden henüz eskimesi için gerekli süreci yaşayamadan atık haline gelmiş ürün, yenisinin de sonunun aynı olacağı çöpe atılır. Aşırı ve hızlı tüketimle, sadece üretilmiş ürünler değil, değerler, yaşam biçimleri, ilişkiler, algılama ve değerlendirme biçimleri de kaldırılıp atılmaktadır. Karşılaştırma ve uyarı bolluğunun yaşandığı görelilikler ortamında belirsizlik ve geçicilik algısı ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni de, değer yargılarının parçalanma ve yeniden üretiminin aynı anda yaşanmasıdır. Bu, duygusallığın, imge kaybının, geçmişle bugünün karışması olgusudur.
Sanatçı tam da bu noktada çok yakın tarihin arkeoloğu olma görevini üstlenir ve yaşanmakta olan karmaşık ve hareketli zamanın durağanlaşmış envanterini oluşturma çabasına girer. Sanal dünyanın atıkları arasına katılmış nesneler, geleneksel dikdörtgen alan içerisinde yüzeye eklenerek, soyut formlar, geometrik çizimler ve geleneksel malzeme boya ile harmanlanarak, eski kimliklerinden sıyrılıp, yepyeni bir enerjiyle ortaya çıkarlar. Bu noktada sanat yapıtı sanal dünya içerisinde gizlenmiş insan enerjisini bir başka oluşuma dönüştürme çabası, sanal ile gerçeğin hesaplaşma durumudur.
ROŞ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder